Verem (tüberküloz) hastalığı, “Mycobacterium tuberculosis” basili tarafından oluşturulan ve hava yolu ile bulaşan bakteriyel bir hastalıktır. Ülkemizde verem hastalığı ile ilgili toplumun bilgilendirilmesi ve bu hastalığa karşı toplumun bütün kesimlerinin dikkatinin çekilmesi amacıyla her yıl Ocak ayının ilk Pazar günü ile başlayan hafta Verem Eğitim ve Propaganda Haftası olarak belirlenmiştir. Bu yıl da 02-08 Ocak 2022 tarihleri arasında“75. Verem Eğitim ve Propaganda Haftası” olarak tüm ülkemizde işlenmektedir.
Günümüzde tüm dünyada ve ülkemizde de etkili olan COVİD-19 pandemisi nedeniyle insanlar zor günler geçirmektedir hastalıktan korunmak için önlemler alınmaktadır ancak Tüberküloz hastalığı da bulaşıcı bir hastalık olması nedeniyle önem arz etmekte olup bilinçlenip önlem alınması gereken hastalıkların başında yer almaktadır. Covid-19 ve Tüberküloz hastalığı aynı anda geçirilebilinmektedir bu nedenlerle de hastalığın seyri açısından önem arz etmektedir. Tüberküloz (TBC), insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olmasına rağmen halen tüm dünyada bir halk sağlığı sorunu olarak önemini korumaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) raporlarına göre dünya genelinde tüberküloz görülme sıklığı düşmektedir. Buna rağmen küresel tüberküloz yükü halen çok yüksektir.Başta Akciğerler olmak üzere tüm organları tutabilen tüberküloz, dünyada ilk 10 ölüm sebebi arasında yer alıyor. DSÖ tahminlerine göre Dünya genelinde her yıl yaklaşık 8,4 milyon yeni hasta ortaya çıkmakta ve 2 milyon insan veremden hayatını kaybetmektedir.
Tüberküloz vakalarının başarı ile tedavi edilmesi tüberküloz kontrolünde en önemli hususlardan birisidir. Bu kapsamda hem hastalara tedavi verilmekte hem de hastaların ailelerinde ve diğer temaslılarında tarama yapılmaktadır. Bulaştırıcı olan hastaların yakın çevresindekilere koruyucu ilaç verilmekte, hasta olduğu tespit edilenlere ise tedavi başlanmaktadır. Verilen tedaviler; Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) ile görevli bir kişinin, hastanın her doz ilacını yuttuğunu gözlemlemesi şeklinde yapılmaktadır.
Dünyada tüberküloz kontrolü için DSÖ tarafından küresel bir kontrol programı, ülkemizde ise aynı standartlarda bir Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı uygulanmaktadır. Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı çalışmaları “Tüberkülozsuz Bir Türkiye” oluşturmak amacıyla, Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi (DGTS) ve Stop TB Stratejisi çerçevesinde kamunun yanında özel sektör, sivil toplum örgütleri ve gönüllü kuruluşlarla birlikte yürütülmektedir.
Ülkemizde verem hastalığının teşhis ve tedavisi ücretsiz olarak yapılmaktadır. Tüberküloz ve dirençli tüberküloz hastalarının tedavisinde kullanılan birinci ve ikinci seçenek tüberküloz ilaçları, Bakanlığımızca temin edilerek ücretsiz olarak hastalara verilmek üzere sağlık kuruluşlarına dağıtılmaktadır.
Verem hastalığı, en çok akciğerleri tutar. Hastalığın tuttuğu diğer organlar, akciğer zarları, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin zarlarıdır. Hastalık genel olarak halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama ve gece terlemesi ile kendini gösterir. Ardından öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı ve nefes darlığı gibi akciğer bulguları görülür. Diğer organları tutan verem hastalığında ilgili organa ait bulgular olabilir. Çabuk fark edilip önlem alınmazsa vücudu kemirir, zayıflatır.
Ölüme neden olabilir. Dirençli bir hastalık olması nedeniyle verem tedavisi en az 6 ay sürmektedir. Tedaviye Verem Savaş Dispanseri Birimlerinde ya da hastanelerde başlanması ve ilaçların düzenli olarak alınması çok önemlidir. Çünkü tedaviyi tamamlamayan kişilerde semptomlar düzelse bile; hastalığın tekrar etme, dirençli hale gelme ve sağlam bireylere bulaşma riski yaşanmaktadır. Bu nedenle hekimin tedaviyi sonlandırmadan ilaçların bırakılmaması gerekir. İki- üç haftadan uzun süren öksürükte veremden şüphelenilmeli ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.